Yeni yıl ne getirecek?

1dk okuma

Haberin Devamı

Küresel krizin etkilerinden sıyrılan gayrimenkul sektörü, referandumun ardından yükselişe geçti. Piyasalardaki canlanmayı, öngören sektör temsilcileri sonbaharda yeni projelerini ard arada satışa çıkararak harekete geçti.

Peki, üç çeyrek üst üste büyüyen, büyüme rakamı yüzde 12’yi geçen ve ülke ekonomisinin lokomotifi olarak görülen inşaat sektörü 2010’u nasıl tamamlıyor? Yeni yılda neler vaat ediyor? Bu iki soruyu sektör oyuncularına sorduk. Beklentilerin üzerinde iyi bir şekilde seneyi kapatmaya hazırlandıklarını söyleyen sektör temsilcileri, 2011’in genel hatlarıyla iyi geçeceğine fakat tedbiri yine de elden bırakmamak gerektiğine inanıyorlar.

Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas

Sektörü hareketli günler bekliyor

Tüm dünyada küresel krizin etkilerinin devam ettiği 2010 yılında, ekonomik krizin yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen ülkemiz diğerlerinden ayrışarak güçlü toparlanmasını sürdürdü. Gayrimenkul ve inşaat sektörü üççeyrek üst üste büyüdü ve büyüme rakamı ortalama yüzde 12’yi geçti. Sektörde özellikle 2010 ikinci yarısından itibaren ciddi bir arz yaşandı. Bu arza karşılık talep de yeterli seviyede oluştu. IMF raporunda Gayri Safi Yurtiçi Hâsılanın (GSYH), bu yıl yüzde 8’i geçmesi, beklenen büyümeyle birlikte, kriz öncesi seviyesini rahat bir aralıkla geçeceği ifade edildi ve bu noktada Türkiye’nin Avrupa’da bu dönüm noktasını başaracak birkaç ülkeden biri olduğu kaydedildi. Bu durum tabi ki ekonominin her katmanında hissedilir sonuçlar doğuracaktır. 2010 yılının son günlerini yaşadığımız bu günlerde de 2011 yılı piyasaları için önemli değişiklikler olmayacağını, beklenmedik, sürpriz gelişmeler yaşanmadıkça olumsuz etkilerin doğmayacağını söyleyebiliriz. Gayrimenkul sektöründe ise markalaşmaya verilen önemin günden güne artmasıyla markalı proje sayısının artacağını ve 2011 yılının da, sektörümüz açısından hareketli bir yıl olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin ekonomik büyüme tahminlerinin yukarı yönlü oluşu, 2011’de sektörel büyümelere önemli katkı sağlayacak ve fiyat seviyelerinde istikrarlı seyir izlenmesine etki edecektir. Ekonominin lokomotifi konumundaki sektörümüzün daha da ileri gidebilmesi için 2011 yılının gayrimenkul sektörünün sorunlarının çözülebileceği bir yıl olmasını umuyorum. Uygun arsa üretimi, kentsel dönüşüm alanları ve yabancıların ülkemizde gayrimenkul edinimi ile ilgili mütekabiliyet esasının günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmesi piyasaya canlılık getirebileceği gibi yatırımları da çeşitlendirecektir.

Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş

Sektörün büyüme hızı ekonominin büyüme hızının üstünde

Dünya ve Türkiye’nin ekonomik verilerine baktığımızda; iki yılı aşkın zamandır süren global krizin 2010 yılı içerisinde şiddetini azaltarak devam ettiği, önümüzdeki dönemlerde ise beklentinin daha olumlu olacağı yönünde. Bu yılın sonunda, dünya ekonomisinde yüzde 4,5 civarında büyüme bekleniyor. Aynı dönemde Türkiye ekonomisinin büyüme tahmini ise yüzde 6,8. 2011 yılı için öngörülen Türkiye’nin büyüme tahmini ise yüzde 4,5. Tüm bu veriler, ekonomik toparlanmanın kademeli bir şekilde devam ettiğini gösteriyor. Bu tablo içinde inşaat sektörünün nasıl bir gelişme gösterdiğine bakacak olursak; geçmişte de gördüğümüz gibi, inşaat sektörünün büyüme hızı, ekonominin büyüme hızının üstündedir. Türk inşaat sektörü kuşkusuz ekonominin lokomotif bir sektörü. Lokomotif olması nedeniyle yarattığı istihdam ve ekonominin canlı kalmasında yarattığı iş potansiyeli önemli. Global ekonomik kriz, inşaat sektörünün ana girdileri ve malzeme fiyatlarının da yükselmesine ve sektörün büyüme hızının yavaşlamasına neden olmuştur. Ancak faizlerin düşmesi ile birlikte son birkaç yıldır özellikle konut ve konut kredisi talebinde belirgin bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Bu gelişmeyi rakamlarla şöyle ifade edebiliriz: 2008’in ilk çeyreğinden itibaren düşen konut fiyatları, 2009’un ilk çeyreğinden itibaren faiz oranlarındaki gerilemenin etkisiyle tekrar artış eğilimine girdi. Konut faizlerindeki düşüş, kriz döneminden başlayarak bankaların kredi vermede risk almasını kolaylaştırdı. Bu doğrultuda, uzun vadeli yatırım kredileri ile mortgage tipi kredilerde artış görüldü. Bankacılık sektörü, mevcut likiditesini reel sektöre kaynak olarak daha çok kullandırmaya başladı.Türkiye ekonomisinde bu yılın ikinci çeyreğinde en fazla büyüme gösteren sektör, inşaat oldu. 2009’un aynı döneminde yüzde 20.9 oranında daralan inşaat sektörü, bu yılın aynı döneminde yüzde 21.9 oranında büyüdü. İç talepteki canlanmanın devam etmesi, özel sektör tüketim ve toplam yatırım harcamalarındaki hızlanma, inşaat sektörünün beklentilerin üzerinde büyümesinde etkili oldu. Nitelikli konut ihtiyacının fazla olması nedeniyle, konuta olan talebin önümüzdeki dönemde artan bir hızda devam edeceğini söyleyebiliriz. Kiracı konumunda olan yaklaşık 3,6 milyon hane halkının da önümüzdeki dönemlerde potansiyel konut kredisi müşterisi olması beklenenler arasında. Türkiye’de halen 700 bin konuta ihtiyaç var. Burada belirleyici olan taleptir. Veriler de önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin konut ihtiyacının önemli oranda artacağını gösteriyor. Konut alımı seçiminde belirleyici olan 4 ana faktör vardır.1. Firma (güvenilir ve köklü bir firma olup olmaması), 2. Proje (projenin farklılığı önemli bir etkendir),3.Projenin konumlandırıldığı arsanın lokasyonu ve 4. Ödeme şartları ve fiyat. Müşteriler de bu değerleri düşünerek karar verirler.

Artaş İnşaat İcra Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya

2011’de de inşaat sektörünün önü açık

Türkiye’de konut sektörü 1960’larda önem kazanmaya başladı. Büyük şehirlere olan göç, konut açığını doğurdu ve inşaat sektörü bu yönde çalışmalar yürüttü. Günümüzde ise kaliteli ve güvenli konut anlayışıyla ilerleyen sektör dünya standartlarını yakaladı ve birçok önemli projeye imza atar oldu. Türkiye’de konut sektörünün bugün iyi bir seviyede olduğu kanısındayım ve ilerleyen yıllarda sektörün daha da gelişeceğini ve çok daha iyi bir seviyeye çıkacağına inanıyorum. Bilinçlenen konut tüketicisi artık konutta markaya bakıyor, dolayısıyla sektörde markalaşamayan şirketler ayakta kalamıyor. Bu nedenle sektörümüzde kaliteli konut anlayışıyla tüketicinin güvenini kazanmak büyük gayrimenkul şirketlerinin ana amacını oluşturuyor. Günümüzde markalaşma sürecini tamamlamış gayrimenkul şirketleri belli bir konut kalitesini yakalamış durumda ve artık bu seviyede markaların rekabeti söz konusu. İstanbul depreminden sonra alınan inşaatların durdurulması kararı inşaat sektörünün gelişimini büyük oranda etkilemişti çok geçmeden gelen 2001 kriziyle sektör en çok etkilenenler arasında yer almıştı. Fakat gelişen ekonomiyle inşaat sektörü de bir tempo yakaladı ve büyümesini sürdürdü. Ülke ekonomisinin gelişiminde büyük önemi olan inşaat sektörü, beraberinde çalıştığı birçok sektör ve yüksek istihdam oranıyla krizden sıyrılmayı başardı ve ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayarak günümüzde belli bir çizgi yakaladı. Son döneme bakacak olursak ülke ekonomisinin geçmiş yıllara oranla hızla büyüdüğünü göreceğiz. Ekonominin gelişiminde önemli bir yer tutan inşaat sektörü, ülke ekonomisiyle doğru orantıda bir iyileşme yakaladı ve hızla gelişimine devam ediyor. Ülkenin kaliteli konut ihtiyacını ve kentsel dönüşümünü karşılamaya yönelik çalışmaların bu yıl olduğu gibi 2011’de de hızla devam edeceğini söyleyebiliriz. Bir çok yerli inşaat firması sektörde belli bir kaliteyi yakaladı bu da beraberinde kaliteli konut anlayışını getirdi. 2011’de de, ilerleyen yılarda da firmalar, doğru zamanda doğru bölgelere yatırımlarına devam ettiği sürece inşaat sektörü her zaman gelişmeye devam edecek ve ülke için büyük bir istihdam kapısı olarak yerini koruyacaktır. Bazı yasal düzenlemelerin tamamlanmasıyla ve banka faizlerinin olması gereken miktarlara düşürülmesiyle birlikte, 2011’de de inşaat sektörü gelişimini artırarak devam edeceği ön görüsündeyim.

Dumankaya İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Dumankaya

Doğru proje her koşulda harekete geçiriyor

Hem 2009’daki gerileme hem de 2010’daki yükselme trendi piyasaların nabzını tutabilen doğru zamanda doğru proje yapabilen firmalar için yatırım ortamını barındırmaya devam etti. Konut her dönemde yatırım değeri taşıyan bir enstrüman, doğru ve zamanında yapılan projeler yatırımcıyı her türlü koşulda harekete geçiriyor. 2010’un ilk 9 ayındaki manzara, yatırımcının faizlerin de düşmesiyle birlikte ertelenen yatırım planlarını yavaş yavaş hayata geçirmesi şeklinde oluştu. Bu tablo yılın ikinci yarısında da dengeli bir şekilde ilerleyerek devam etti. Aralık 2010’un hemen başlarında açıklanan 2010’un ilk 9 ayının ekonomik verileri de bu gelişmeyi doğruladı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,5 büyüdüğünü ve bu büyümede inşaat sektörünün yüzde 24,6 ile en fazla büyüme kaydeden sektör oldu. Yılın son çeyreğinin ve 2011 yılının ilk yarısının da benzer şekilde geçtiğini düşünüyoruz. Bu anlamda 2011 yılının sektörümüz için daha hareketli geçeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Teknik Yapı Holding Başkan Yardımcısı Umut Durbakayım

Kısa vadeli daralma yaşanabilir ancak…

Gelecek yıl konut sektörünün önüne çıkabilecek birçok engel var. Bu engelleri cari açığın büyümesi, genel seçim ve uluslararası mali krizde çıkabilecek ikinci dalga olarak sıralayabiliriz. Genel ekonomiyi ve ekonominin dinamosu olan gayrimenkul sektörünün direkt etkileyebilecek bu engellerin, sektörümüzde genele yayılabilir ama istisnaları olacağı da bir gerçektir. Geçtiğimiz son üç yılda olduğu gibi yatırımlarına ara vermeden devam eden markalar, yeni projelerini pazara sunacaktır. Gelecek yılı etkisi altına alacak seviyesi ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak konut sektöründe kısa vadeli bir daralma olabilir. Bu daralmanın da yılın tam ortasına denk düşeceğini düşünüyorum. Genel seçimler ile yaz tatilinin birleşmesi nedeniyle 2011 yılı üçüncü çeyreği, büyüme açısından eksi sonuçlar ortaya koyacaktır. Ancak bu daralmanın, istikrarlı büyüyen ve kendini kabul ettirmiş inşaat firmalarının özellikle yılın ilk çeyreği ile yılın ikinci yarısından sonra devreye alacağı yeni projelerle pozitife döneceğini düşünüyorum. Diğer taraftan, bugüne kadar yaşadığımız deneyimlere bakarak, konut almak isteyenlerin özellikle olumsuz haberler ortamında birikimlerini doğru yere yatırmak için daha fazla seçici olduğunu ve arayış içine girdiğini de unutmamak gerekir. Dolayısıyla önümüzdeki yıl konut almak isteyen müşteriler, firmaları saygınlığı, kalitesi, bitirdiği projeler ile kritize edecektir. Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi gelecek yılda benzeri bir arayış olacağını ve bu arayış sonunda Teknik Yapı’nın yine seçilen firmalar arasında olacağını düşünüyorum. Bizim gibi doğru firmaların da sağlayacağı ivme ile konut sektörüne yılsonunda en azından tek haneli bir büyüme gerçekleştireceğini tahmin ediyorum. Diğer taraftan 2011’deki konut fiyatlarının hiçbir zaman durmayacağını, sürekli artacağını söylemek yanlış olmaz. Her zaman olduğu gibi sınırlı arsa hammaddesine bağlı olarak konut fiyatları artış gösterecektir.

Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz

2010 yılında hedeflerimizi tutturduk

2010 yılı genel anlamda bakıldığında ekonominin iyileşme süreciydi. Türk emlak ve inşaat sektörü de ülke ekonomisinin en dinamik ve verimli sektörlerinden biri olarak aynı paralelde gelişim gösterdi. 2010 yılında piyasaya 50 bin civarında yeni konut arz oldu. Geçmişte gayrimenkul sektöründe hareketliliğin üst seviyeye ulaştığı dönemlerde, Türkiye’de günde 2000 civarında emlak satıldığına şahit olmuştuk. Şehrin dört bir yanında inşaatlar yükseliyor, düşen konut kredisi faizleriyle birlikte alım cephesi hareketleniyordu. Bugünlerde yine canlanmanın sinyallerini alıyoruz. İstanbul’da yapımı devam eden, önümüzdeki süreçte teslimatları gerçekleşecek onlarca projenin yanında, özellikle büyük oyuncuların ard arda yeni yatırımlarını arz ettiği aktif bir sürece girdik. İnsanlar faiz oranlarındaki 1’i bir tür psikolojik sınır olarak kabul ettiler. Konut faizleri, 1’in altına düştüğünde satışlar canlanıyor. Piyasa, 2011 yılında nicedir beklediğimiz ivmeyi yakalayacak gibi görünüyor. Ertelenen talebin ardından yakalanan bu istikrar, insanların ileriye dönük borçlanmaktan çekinmediği, karlı bir yatırım aracı olmaktan çıkan dövizin ve düşen mevduat faizlerinin yanında konutun ve gayrimenkulün daha da cazip hale geldiği bir piyasayı müjdeliyor. Faizlerin 1’in altına düşmesinin yanında, alıcı ve satıcının bir şekilde uzlaşmanın yolunu bulduğunu da görüyoruz. Konut üreticileri kendi öz kaynaklarını devreye sokarak alıcıyı destekliyorlar.

Garanti Koza Yönetim Kurulu Başkan Vekili Dr. Ahmet Murat Binark

Kriz tekrar dönecek mi bilinmez

2010 yılı inşaat sektörü için kötü başlayıp, iyi biten bir yıl oldu diyebiliriz. Sonuçta 2010 yılı krizden çıkışın başladığı yıldır, ama güllük gülistanlık bir yıl da değildir. Kriz tekrar dönecek mi, W şeklinde mi seyrediyor diye tereddütler dünyada geniş yer bulmuştur. 2011 yılında yeni bir kriz başlamaz ise iyi geçeceğini düşünüyorum. Dünya krizden çıkış sinyalleri veriyor. Ülkelerin performansları gayet tabi birbirinden farklı oluyor. Türkiye için iyi yorumlar yapılıyor. Türkiye’nin kredi notunun arttırılmasından bahsediliyor. Öte yandan konut sektörünü arz ve talep açısından irdelemek gerekir. Arz açısından konuşulan ‘Acaba konut piyasasında bir balon var mı?’ sorusu. Şahsen bir balon olduğunu düşünmüyorum. İstanbul’da takriben 4 milyon konut var. Her sene gene takriben 80 bin konut piyasaya sunuluyor. Yani mevcut konut stokunun yüzde 2’si. Bir konutun iktisadi ömrünün 50 yıl olduğundan hareket edersek, zaten her sene yüzde 2 konut yenilenmeli ki, İstanbul oturulabilir bir şehir olsun. Buna göçle yeni gelenler, ailelerin küçülmesi ile konut ihtiyacının artması, daha iyi konutta oturma isteği katılınca bir arz fazlası olmadığını düşünüyorum. Ancak konut ihtiyacı tek başına bir kıstas değildir. Örnek olarak bir memleket ne kadar fakir ise, o kadar çok yeni konuta ihtiyaç vardır. Önemli olan bu konutları alabilecek bir alım gücünün olup olmadığıdır. Hâlihazırda banka kredi faiz oranları çok düşüktür. Bu faizler bu mertebelerde kalmaya devam ettikçe, konut satışları yüksek seyredecektir. Esasında faizlerin tek başına düşük olması da yetmemektedir, buna paralel olarak diğer yatırım araçlarının getirisi de düşük olmalıdır ki şimdiki durum bu konumdadır. Bunların ötesinde konut almak isteyen normal vatandaşın, biz buna nihai kullanıcı diyoruz, baktığı diğer önemli bir husus da ekonomiyi nasıl gördüğüdür. İşini kaybetme endişesi veya serbest çalışıyorsa işinin nasıl gideceğine dair olan öngörüsü çok önem kazanmaktadır. Yani diğer ifade ile ekonomik gidişat iyi ise ve politik istikrar var ise, bu hususlar konut satışlarının üzerine müspet etki yapmaktadırlar.

Turyap Yönetim Kurulu Üyesi Başak Soner

Ev almak elbise almaya benzemez

Gayrimenkul, yıl boyunca devletin de milletin de gündeminden düşmedi. İnşaat sektörü, durgun geçen yılların acısını çıkarırcasına aralıksız çalıştı. Üretilen konut projeleri hayli ilgi gördü. Büyüme arttı. Olumlu gelişmeler insanımızın günlük kaygılardan biraz olsun sıyrılıp, geleceğe de bakabilmesini sağladı. Birikimini saklamak yerine, doğru ve kazançlı bir yatırım aracına bağlamak düşüncesi doğdu. Bankalar, konut kredisi kullandırmada, eskiye nazaran daha hızlı ilerliyorlar. Bankacılık, nihayet gayrimenkul sektörüyle birlikte hareket ediyor ve halkımız ev alırken kredi kullanmak fikrini giderek benimsiyor.

İnsanlar gelirleri artınca ev almak isterler. Bir insan konut almayı kafasına koyduysa ve kendini buna göre ayarladıysa yolundan dönmez. Ev alma kararı, bir elbise almak ya da bir buzdolabı almak gibi değildir. Gayrimenkul insanın hayatında yaptığı en büyük ve en pahalı alışveriştir. Hatta daha da ötesinde yaşamsal bir dönemeçtir. Bu yüzden koşullar değişse bile bir yolunu bulup hedefe varılır. Ben de aynen bunu öneriyorum. 40 yıl sonra “neden ev alamadım” diye üzülmek faydasız, buna yol açan sebepler de geçersiz olacak. Mevcut koşulları kabullenip yönünü belirleyenler amacına mutlaka ulaşacaktır.

Ant Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okay

Otomotiv sektörü rekor kırdı, sıra bizde

2010 yılının 2009 yılına göre daha başarılı geçtiğini söyleyebiliriz. Ama sektörümüzdeki asıl patlamanın önümüzdeki yıl olmasını bekliyoruz. Çünkü inşaat sektörü krizden ilk etkilenir ama en son çıkar. Otomotivciler bu aralar rekorlar kırdıklarına göre sıra bizlere geldi diye düşünüyoruz. Bu yıl İstanbul’un en yüksek ikiz kuleleri olan 804 konutluk Anthill Residence projesini bitirdik ve teslimini gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıl toplam 365 konuttan oluşan 3 ayrı yerde(İstanbul’da) Villa projelerine başlıyoruz. Bu arada inşaatı devam eden, Ataşehir’de 200 odalı Radisson Blu(5 yıldızlı) oteli ile Alaçatı’da 35 odalı butik otel İnşaatlarını 2011 yılında tamamlayıp, açılışlarını yapacağız. Yurt dışında ise durgunluk yerini yavaş yavaş canlılığa bırakıyor. Özellikle çalıştığımız Rusya ve Ukrayna’da son aylarda yaklaşık 700.000.m2’lik işlere İmza atmamızdan da bu sonuca ulaşıyoruz.

Akiş GMY A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Gökşin Durusoy

Seçimler etkilese de, hareketli bir yıl olacak

2010 yılında hareketli günler yaşayan inşaat sektörü, birçok projenin satışa sunulmasıyla birlikte beklentileri karşılamıştır. Özellikle 2010 yılının ikinci çeyreğinde yaşanan büyüme nedeniyle 2011 yılı için beklentiler artmıştır. Genel değerlendirmelere göre, 2010 yılı ilk çeyreğinde inşaat sektöründe beklenen talep yaşanmamıştır. Sektördeki 2010 yılının ikinci çeyreği itibariyle başlayan hareketlenmeyi sektörün hem büyüme hızı, hem de yapı ruhsatları rakamları desteklemektedir. Sektörde ticari yapıların ağırlığı artmaya devam etmiştir. Bununla birlikte konuta yönelik talep de korunmuştur. 2010 yılının ikinci çeyreği itibariyle hareketlenen inşaat sektörünün gelişme hızı bu dönemde %21,9 düzeyinde oluşmuştur. Türkiye ekonomisinin %10,3 büyüdüğü bir dönemde inşaat sektörünün beklenenin üstünde büyümesi sektör için önemli bir göstergedir. Yapı ruhsatları rakamlarındaki artış da inşaat sektöründeki hareketlenmeyi destekler niteliktedir. 2010 yılının ilk dokuz ayında bir önceki yılın ilk dokuz ayına göre belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümünde % 30, daire sayısında ise %34,1 oranında artış olmuştur (TUİK). Kriz döneminde ertelenen birçok projenin 2010 yılı ikinci yarısında lansmanı yapılmış, satışlarına başlanmıştır. Ayrıca kriz döneminde gayrimenkul sektörü projeleri değerlendirilirken yatırımcı firmanın güvenilirliğinin bir kat daha önem kazanması, sektörde markalaşmanın ön plana çıkmasına neden olmuştur. Bu durum 2011 yılında da markalı projelerin sayısında artış olmasını destekleyecektir. 2011 yılının sektörde canlanmanın yaşanacağı bir yıl olacağını düşünüyoruz. 2010 yılında kriz dönemi nedeniyle ertelenen ihtiyaç ve yatırım amaçlı konut talepleri hareketlenmeye başlamıştır. 2011 yılında bu hareketin daha da hız kazanacağını söyleyebiliriz. Özellikle önümüzdeki dönemde yabancılara yapılacak satışlardaki karşılıklılık ilkesinde (mütekabiliyet konusu) uygulanacak yeni düzenlemeler sektörün canlanmasını destekleyecektir. 2011 yılında gerçekleştirilecek genel seçimler nedeniyle her sektörde durgunluk yaşanabilecek olsa da, genel olarak hareketli bir 2011 yılı geçirileceğini öngörüyoruz. Akiş Gayrimenkul olarak değerlendirmek gerekirse; 2010 yılı bizim için güzel bir yıl oldu. Hem Akbatı Residences projemizin lansmanını hem de bu projede kısa sürede %80’e varan satış oranını gerçekleştirmiş olduk. Aynı başarıyı 2011 yılında sürdürmeyi planlıyoruz. Ağustos 2011’de açılacak Akbatı Alışveriş ve Yaşam Merkezi ve 2011 yılındaki yeni projelerimiz ile önümüzdeki yıl yine hareketli bir dönem yaşamayı hedefliyoruz.

Özyurtlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Özyurt

2010 yoğundu, 2011 zor bir yıl olabilir

İnşaat sektörünün 2010 yılını nasıl geçirdiğini üç aşamalı açıklayabilirim. Şirketim açısından baktığımda oldukça yoğun bir yıldı. Dört yeni projemizin tanıtımını yaptık. Birçoğunun satışı tamamlandı, yapımı ise son hızla devam ediyor. Firmamız bir taraftan yeni projeleri tanıtırken diğer taraftan da önce satışlarını yaptığı projelerin teslimatını yapıyor. Ülkem açısından siyasal ve ekonomik olarak oldukça hareketli bir 2010 yılı geçirdik. Tutuklanmalar, yargılanmalar, Ergenekonlar, anayasa oylaması, yumurtalar, mecliste iki dil konuşmaları ve buna benzer yoğun gündemler; doların 1.39’lara kadar düşmesi, sıcak para girişleri ve bugünkü geldiğimiz yerde ülkem dimdik ayakta duruyor ve düzgün adımlarla hedefine ilerliyor. Evrensel açıdan baktığımızda ABD Irak’ta yoruldu geri çekiliyor. Afganistan’da da kendine yandaş aramakta ve Rusya Federasyonu’nu yanına almaya çalışıyor. İran ile ilişkileri oldukça kötü Avrupa Birliği ülkelerinde Almanya ve Fransa’nın dışındakilerde İngiltere dahil oldukça fazla sorun var. Yunanistan’ın durumu oldukça ciddi. Sırada İspanya ve Portekiz var. 2011 yılında ise 2010 yılına benzer olaylar devam edecek gibi görünüyor. Ben daha iyi geçmesini dilerim. Evrensel açıdan; siyasal olarak zor bir yıl olacağı şimdiden belli gibi görünüyor. Ama ekonomik olarak daha da zor bir yıl olabilir. Özellikle yaşlı kıtada sorunlu ekonomiler oldukça baş ağrıtacaktır.

Yuvataş İnşaat Genel Koordinatörü Güzin Ervardar

2010 enkaz devralma yılıydı

2010 yılı, gayrimenkul sektörü açısından “enkaz” devraldı. Bizim sektörümüzü global krizin etkileri çok derinden sarstı. Piyasalardaki belirsizlik, tüketicilerin öncelikle yatırım kararlarını askıya aldırıyor. Reel boyutu, psikolojik boyutu derken, her bir kriz birkaç yılı alıp götürüyor.2010 yılında yatırım kararı almak için, tüm veriler tüketici lehine. Mortgage oranları tarihimizin en düşük seviyesinde. Buna rağmen bankalar, iyi müşterilere kredi satmak için rekabette sınır tanımıyorlar. Konut fiyatları ise, gerçekten alıcı lehine çok uygun. İnşaatta bir takım girdilerde her zaman fiyat artışı olmasına rağmen, bu artışlar hiçbir şekilde konut fiyatlarına yansıtılamadı. Büyük şehirlerde, özellikle de İstanbul’da arsa fiyatları sürekli artan bir seyir izlemektedir. Bir konut projesinde de en önemli maliyeti arsa oluşturmaktadır. Arsa üretimi çok zor ve meşakkatli bir iştir. Kentsel dönüşüm projelerinde hıza çok ihtiyacımız vardır. 2010 yılı başında, konut pazarında bir hareketlenme başlamışken, referandum öncesi ve sonrası ciddi bir durgunluk yaşanmıştır. Adeta piyasalar referandum rekabetini seyre dalmışken, ekonomik hayat askıda kalmıştır. Kriz sonrası, 2010 yılı her şeye rağmen, gayrimenkul hareketleri açısından umut vaad etmiştir. 2011 yılında bu hareket artarak devam edecektir. 2011 yılında da bir seçim dönemi geçireceğiz ama ben ekonomi açısından referandum kadar sancılı geçeceğini düşünmüyorum. Kriz dönemlerinde, ihtiyaç ya da yatırım amaçlı ertelenmiş, bekleyen bir talep oluşuyor. Harekete geçmeye başlayan bu talep, 2011 yılında daha da ivme kazanacaktır. Fiyatlardaki küçük miktarlı artışlar, kaçınılmaz olarak, yerini daha ciddi artışlara bırakacaktır. Gayrimenkul her zaman yatırımcısının yüzünü güldüren bir yatırım enstrümanı olmuştur. Her zaman söylediğimiz gibi, doğru lokasyondan, doğru firmadan doğru fiyatla alınan gayrimenkulde hata yapma ihtimali yoktur.

Seda Tabak/HÜRRİYET EMLAK

Haberle ilgili daha fazlası: